Sedef ve egzama hastaları için doğal minerallerin faydaları
Sedef Hastaları ve Egzama problemleri olanlar için bilindiği üzere en yaygın tedavi veya kontrol altına alma yöntemi kortizonlu ilaç tedavisidir. Ancak daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi bu kesin bir çözüm yöntemi olmamakla birlikte, uzun vadede sorunu ne yazık ki derinleştirmektedir.
Bu nedenle, farklı tedavi ve kişisel bakım yöntemleri önerilmektedir. Bunlardan bazıları;
Nemlendirici krem kullanımı, nem dengesi bozulan ve cildi kurutan sedef hastalığı ve egzama lezyonlarında cildin nemini korumaya ve egzamanın şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.
Steroid kremler, kaşıntı ve iltihaplanmayı azaltarak özellikle egzama hastaları için bu gibi semptomların şiddetini azaltabilir.
Topikal immünomodülatör kremler, sedef hastalığı ve egzamaya neden olan bağışıklık sistemi tepkilerini kontrol etmek için kullanılabilir.
Anti-histaminikler yani halk arasında bilinen adıyla alerji ilaçları, egzama ve sedef hastalığına bağlı kaşıntı ataklarını azaltmaya yardımcı olmak için reçete edilebilir.
UV ışınları, egzamayı tedavi etmek için kullanılabilir. Ancak bu tedavi yöntemi uzman bir doktor tarafından reçete edildiği takdirde uygulanabilmektedir.
Immünomodülatör ilaçlar, yani bağışıklık sistemi güçlendirici ilaçlar bağışıklık sistemindeki anormal aktiviteyi düzenlemeye yardımcı olabilir. Bu da egzama ve sedef hastalığı iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyen bir tedavi yöntemidir.
Diyet değişiklikleri, bazı egzama vakalarında, alerjiye neden olan yiyeceklerden kaynaklanmalar ortaya çıktığı durumlarda egzama semptomlarını azaltabilir.
HANGİ MİNERALLER ÖNEMLİDİR?
Tüm bunların yanı sıra, özellikle bağışıklık güçlendirme, cildin nem ve yağ dengesini destekleme, bağırsak florasını düzenleme, alerjenleri ortadan kaldırma süreçlerini takviye edebilmek için en doğru ve hızlı sonuç alma yöntemlerinden en önemlisi doğal mineral takviyeleridir.
Peki hangi mineralleri takviye alabiliriz?
Alümino silikat mineral grubu, sedef hastalığı ve egzama tedavisinde çok önemli rol oynar. Bunların başında ise Zeolit mineral grubu gelir. Frederick Mumpton çokca alıntılanan “Zeolitlerin Tarımda ve Endüstride Kullanımı” başlıklı makalesinde onu Sihirli Taş olarak tanımlar.
Mumpton’ın Sihirli Taş olarak adlandırmasının nedeni Zeolit’in beton ve çimento üretimi, hava ve gaz saflaştırılması, içme ve atık sularından amonyağın giderilmesi, nükleer atıklardan Sezyum ve Stronyum’un giderilmesi, hayvan yemi üretimi, tarım topraklarının ıslahı, hayvan altlığı, kedi kumu, kötü kokuların giderilmesi gibi birçok farklı alanda rahatlıkla kullanılmasıdır. Zeolit’in kullanıldığı alan sayısı Mumpton’ın makalesini kaleme aldığı tarihten günümüze kendisini ikiye üçe katlamıştır. Artık zeoliti diş macunlarınızda, filtrelerde, kıyafetlerinizde, kozmetik ürünlerinizde, sabununuzda, duvar sıva veya boyanızda, buzdolabınızın veya klimanızın içinde dahi bulabilirsiniz. Evinizde tahmin edemeyeceğiniz birçok ürünün içinde zeolit ve benzeri ürünler bulunmaktadır.
Mumpton zeolitleri “sonsuz üç boyutlu kristal yapılara sahip alkali ve toprak metallerinin hidratlanmış alümino silikatlar” olarak tanımlar. “Kristal yapılarında herhangi bir değişiklik olmadan, dönüşümlü olarak su kaybetme ve kazanma yeteneğine ve ayrıca katyon değiştirme özelliğine sahiptirler.” Yapılarındaki gözenek ve kanallar su moleküllerini tutmalarını, değiştirilebilir katyonlarının etrafında su küreleri oluşturmalarını sağlar.”
Zeolitler; ağır metal, amonyum, düşük düzeyde radyoaktif elementler, toksinler, çeşitli kokular, petrokimyasallar ve çok çeşitli gaz ve solüsyonları tutma özelliğine sahiptir. Bir süngere benzeyen oldukça gözenekli yapısı ağırlığınca %40 oranında su tutmasını sağlar. Dolayısıyla, insan ve hayvan sağlığında immün sistemine zararlı, özellikle bağırsak florasını bozan tüm bakteri ve toksinlerin temizlenmesinde de önemli rol oynayabilir.
Özetle mineralin sihri, kafes yapısında ve yüksek katyon değiştirme kapasitesi sağlayan Alüminyum ile Silikon içeriğinin dengesinde yatar.
Klinoptilolit, yine zeolit mineral grubundan gözenekli bir yapıya sahip olup, iyon değişim kapasitesi yüksek bir mineraldir. Bu nedenle, endüstriyel, tarımsal ve çevresel uygulamalarda kullanılmaktadır. Endüstride, klinoptilolit, gaz ve sıvıların arıtılmasında kullanılan filtrelerin yapımında kullanılır. Tarımda, toprakların mineral içeriğini artırmak, bitki büyümesini desteklemek ve toprak verimliliğini artırmak için kullanılır. Ayrıca, hayvan yemlerine katılarak, sindirim sisteminin düzenlenmesine ve hayvan sağlığının iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
Klinoptilolitin sağlıkla ilgili uygulamaları da vardır. Vücuttaki toksinlerin ve ağır metallerin bağırsaklardan uzaklaştırılması için kullanılan doğal bir detoksifikasyon ajanı olarak kullanılabilir.